top of page

Ho’oponopono Tekniği

Düşündüğümüzden daha büyük bir şeyle karşı karşıya olabilir miyiz? Düşündüğümüzden daha karmaşık ve tek olabilir miyiz? Dünyada olan her şeyden sorumlu olabilir miyiz? Sadece kendi alanımızdaki sorumlulukları değil bizim dışımızdaki her şeyin sorumluluğunu alabilir miyiz?

Aklımızı karıştıran ama bir o kadar da mantıklı ve gerçek olmasından korktuğumuz sorular. Joe Vitale’nin Dr.Ihaleakala Hew Len’den öğrenerek Zero Limit kitabında anlattığı ve Ho’oponopono tekniği olarak bilinen bir şeyden bahsediyorum.

Ruhun bir beden aracılığı ile deneyim sahası olan dünya da deneyimler yaparak, edinmeye çalıştığı erdemler ( yani öz bilgi ) sayesinde varlık alanını genişletme çabasına tekamül (evrim) diyoruz. Boş bir tarla düşünün . Bu tarlanın üzerine biri gelip bir ev yapar ve bahçesini ekip dikmeye başlar. Sonra onun yanına bir ev daha, bir ev daha . Daha sonra bu evler arasına yollar ve altyapı gelir. Bu böyle sürüp gider. Mahalleler, köyler, şehirler, ülkeler ve dünya alanında varlık alanı genişler. Değişim ve dönüşüm sonsuza kadar devam eder.

Biz kendi değişim ve dönüşümümüzü yaratmaya çalışırken, her yaşadığımız olaydaki duygu ve düşünce hallerimizle bir çok bilgiyi biriktiririz. Ne bulduysak attığımız evin boş odası bir gün dolar ve orayı temizleyip düzenlememiz gerekir. İnsan bilinçaltı da böyledir. Belirli zamanlarda dönüp yaşanmışlıklardan elde edilen onca bilginin arasında sadece bilgi özlerini ayıklayıp diğerlerini atmamız gerekir.

Geçmişimizde yolculuk yaparken, anımsadığımız kötü anılarımızın aslında bize neyi öğrettiğini ortaya çıkarırız. Oradaki öğrenmemiz gereken şeyi idrak ettiğimizde artık o öz bilgi oluşmuş ve DNA kayıtlarımıza işlenmiştir. Yani ruhun alanına bir bilgi daha eklenmiştir. Onca yaşanmış olaylardan, çekilen acılardan, ortada sadece bir öz kalması adil değil gibi gelebilir. Ama bunu idrak etmenin en değerli ödül olduğunu fark etmemiz gerekiyor. O zaman ruhun planına hizmet etmiş oluyoruz. Biz bu özü idrak ettiğimizde artık sistem bu senaryoyu devreden çıkarır. Çünkü amaca ulaşılmıştır.

Şöyle bir örnek vereyim : Bir ilişki yaşıyorsunuz. İlişkinizde sürekli emek harcayan sizsiniz. Ama karşı tarafın bu ilişkiye olan emeği sizinkinin yanında çok azdır. Sizin bu kadar emek verme isteğiniz altta yatan değersizlik duygunuzdan kaynaklanır. Siz bunu idrak edip artık “kendime değer veriyorum” hissine vakıf olduğunuzda ya ilişkiniz dengeye girer, ya da biter. Partnerinizin buradaki görevi size değersizlik duygunuzu fark ettirip, ben değerliyim duygusuna dönüştürmektir. İşte 3-5 cümlede anlattığımız bu senaryo belki sizin hayatınızda yıllara mal olmuştur. En sonunda elde ettiğiniz şey “ben değerliyim “ duygusudur. Sistemin işleyişini anlayabiliyor musunuz?

Eğer siz hangi sınavı yaşadığınızı idrak etmeyi amaçlayan bir bakış açısına sahip olursanız ki – buna farkındalık da diyebiliriz- yaşam oyunu daha keyifli hale gelir. Çünkü durumu idrak ettiğiniz anda evren bütün senaryoyu sahneden kaldırıyor. Çünkü siz bu senaryodaki sorumluluğunuzu almış ve idrak etme vasfına erişmişsinizdir.

Şimdi vizyonunuzu daha da genişletin ve sizin ilgi alanınızda olan değil de evrenin tamamında olan her şeyin sizin için hazırlanmış bir senaryo olduğunu varsayın. Sizi yakından etkilemediğini düşündüğünüz bütün senaryolara bu gözle bakarak onlarında sorumluluğunu alın ve bu senaryo da ortadan kalkabilsin.

Ho’oponopono tekniği de bunu şöyle başarabileceğinizi söylüyor :

………………………….. konusundaki sorumluluğumun %100 ünü kabul ediyorum.

seni seviyorum özür dilerim lütfen beni affet teşekkür ederim.

Bu cümleyi her senaryoda sesli olarak birkaç kez tekrar edin . İç sesiniz ne kadar tekrar edeceğinizi size söyleyecektir.

Ve gerçekten karşılaşmaya korktuğunuz herşeyin, bütün senaryoların nasıl kendiliğinden yok olup gittiğini göreceksiniz .


Sevgi ile kalın


Zeki GÖNDEN

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page